11 Haziran 2012 Pazartesi

Acı Biber Hapı

Biber terimi, yeşil ya da kırmızı etli dolmalık biberden inanılmaz acı habanero’ ya ve hatta daha da yakıcı olan İskoç biberine kadar, çok çeşitli bitki grubunu kapsar. Kolomb, Karayip seyahatlerinde bulduğu acı kırmızı “yemişler” in tadına bakınca, Avrupalıların karabiber ithal ettiği Hindistan’a ulaştığını zannettiği için, onlara da kırmızıbiber demişti. Doğrusu, Amerika kıtasının yerlileri yaklaşık yedi bin yıldır tatlı ve acı biber hapı hammaddesi yetiştiriyor ve yiyorlardı. Biber Hapının gücü buradan geliyor. Kolomb’ un gemisi onları İspanya’ya getirdikten kısa süre sonra, tacirler biberleri dünyaya yayarak Fas’tan Macaristan’a ve Hindistan’dan Çin’e dünya mutfaklarını ve insanların hastalık önleme beklentilerini değiştirdi.
Biberler tatlı olanlar da acı olanlar da Capsicum adlı bitki ailesinin parçasıdır, bu terim Yunanca’da “ısırmak” anlamına gelen kapto kelimesinden türemiştir.
Bütün biberler capsaicinoid adlı bileşikler içerir. Bu özellikle de acı biberler için geçerlidir, bu biber çeşidi yakıcı acısını ve inanılmaz anti iltihapsal, analjezik, anti kanser ve kalp dostu özelliklerini yüksek oranda capsaicinoid içermesine borçludur, bu bileşiğin en yaygın formu capsaicindir.
Capsaicinin yanı sıra, acı biberde bol miktarda antioksidan karotenler ve flavonoidler bulunur ve turunçgillerde bulunandan iki kat fazla C vitamini içerirler. Ev çorbalarından, sulu yemeklere, kavurmalara, salatalara ve salsalara kadar neredeyse her tür yemekte az miktarda acı biberden yararlanılabilir.

0 yorum:

Yorum Gönder